top of page

Zihnimin derinliğinde bir puşt

Zihnimin derinliğinde bir puşt, sesleniyor bana,

 

“Al eline sopayı çık,vur hiç durmadan vur, al intikamını al öcünü”


Evet diyorum evet yapmak lazım, tam sopama uzanırken bir ses daha, derinden değil bu sefer sığdan, gizliden değil bu sefer açıktan sesleniyor;

 

“Vurdukça dağılacaklar, yok ettikçe çoğalacaklar, dur,

öldürdükçe dirilecekler, sus.”


Nasılda birikmiş hırsım, intikamım, dünyaya kendilerini hükümran görenlere,


Nasılda birikmiş kinim hükümranların eli coplu, eli silahlı, eli yetkili, eli kanlı kurşun askerlerine. 


Nasıl da kızgınım köle olmak için yalvaranlara, nasıl; Nasıl görmezler diye diyekızgınım. Çocukları da köle doğsun diye çırpınanlara. Allah din kitap nidaları ile ulu yaratıcıdan uzaklaşanlara, uzaklaştıranlara. 


Nasıl da kırgınım yobazlaştıkça kendilerini yaratıcıya yakın sayanlara, iyi gibi görünüp kötülüğün kucağından kalkmayanlara.


Nasıl da kızgınım, çaldıkça hak yedikçe kendini daha da adam sananlara.


Kızgınlığımın azgınlığına gem vurmak kadar zor onların gözlerini


açtıkları karanlığa bir mum yakmak; İçlerindeki kurumuş ormanı ateşe vermek;


Dışlarındaki pisliği göstermek ve fark ettirtmek… Zor… Ama zoru sever savaşçı.


Onca zor arasında ışıl ışıl ruhlar, peşlerinde şeytanın saltanatı ve köpekleri. Kiminin adı iktidar, kiminin adı bürokrat, kimin adı vekil, kiminin tescili polis;
Kimi dininin en birincisi, kimi yaradan ve kul arasında giren malda zengin özde fakir dilenci. 

Utanma duygusu diliyorum gencecik fidanları öldürenlere, öldürmeyip ölü gibi sürükleyip atıp bir kenara çekip gidenlere. Vicdan diliyorum bu namussuzun şerefsizlerin ordusuna. Adalet diliyorum hem de en ilahisinden, utançla yansınlar, ölüm kapılarını çalana kadar vicdanları kavrulsun. 
İçimde en derinde bir puşt, bırakma diyor sopanı ne edebiyatı bu, onlar gibi yap onlar gibi döv onlar gibi öldür. 


En yakınımdaki ses, beddua ettin az önce dinlersen puştusende puştsun, sende yanacaksın, kavrulacaksın onlar gibi. Elin kanlı değil bak ne güzel; Gırtlağından haram geçmemiş bak, mutlu ol; Mücadele etme değil, et; Hep şaşırt ki kendilerine dönsün silahları. Sağ gösterip solda vurma ki koy kafayı en ortadan, kafa ile kelle arasındaki farkı bilebilsinler. Kafa koyacağını sanacaklarken dön arkanı git, bu kaçma değil geri çekilme, dinlen. Şaşırt ki kendi şaşkınlıkları vursun kendi iğrenç inançlarını. Kavrulsun ki ruhları secdeden bir saniye bile kalkamasın başları, açılmasın ağızları görmesin gözleri.


Cennetten bir bardak su senin mücadelen, onlar ister ki nebi derya. Bir damlasını bile bulamayacaklar; İnan.

Jan Paçal

bottom of page