top of page

Ölümüne aranan cevaplar
 

"Herkesin kafasında tek bir soru var dedi" acı içinde. "Neden geldik Dünya’ya, amacımız ne?" diye devam ederken, hala cevap bulamayan bu soruyu tekrarladı.

 

Sohbetimiz köleliğe biz kölelere gelince, acı ve sancı biraz daha arttı. "Ne istiyorlar bizden, neden böyle kötüler?" sorusu da eklendi düşünceler katarına.Tüm ülkeler anlaşmıştı, dünya nüfusu azaltılacaktı. Bu durumda tüm yönetenler kötü değil miydi? Öyle yada böyle insanların etinden sütünden yararlanılacak, sıkılıp yağı çıkartılacak, rant otobanına mezar taşı olarak döşenecekti. Bugün yaşadığımız gibi, savaş bir yanda, fakirlik ve kıtlık bir yanda, hastalıklar cabası, zenginler için çalışan organ mafyası diğer yanda, mutsuzluk sendromu her yerde.

 

Dinler ile ayrıştırılmış, siyaset ile savaştırılmış insanlık öle gömüle kendi bilincini bulma yolunda ilerler iken vicdanlarımız nasıl, rahat mı? Yaptığınız en büyük kötülükten en küçük yalanımıza kadar nasıl vicdanlar?

 

Tüm ülkelerin başkanlarının da birer köleden ibaret olduğunu, rahat  ve sefahat içinde olsalar bile "Büyük Biraderler'in kölesi olduğunu anladığımız günden beri sorduğumuz sorularda şunlardı;
 

İnsanlığın çıkarları ne?
İnsan olmak ne demek?

 

Dünya bizzat kendisine ve üzerinde yaşayan tüm canlılara acı çektiren yaşam formlarının istilası altında.  İstilacılara ister insan, ister uzaylı, ister replian deyin, köle olan bizler olduktan sonra ne değişirdi ki?

 

Diğer yandan,Vicdan İmparatorluğu'na ulaşıp erdem kapılarını ardına kadar açacak olanlara  selam ederken,  cevapların kıyısında kürek çekme zamanı da geldi.

 

Bu güne kadar  yetmeyen aklıma yatan açıklama Bulgar Kahin Vanga'nın söylemleri oldu. Diyordu ki Kahin; " Ölümden sonra yok olan sadece bedendir. İnsanın içinde çürümeyen şey candır, ruhtur. O gelişmeye devam eder ve daha üst bir seviyeye ulaşır. Şöyle oluyor; önce cahil ölüyorsun, sonra öğrenci ölüyorsun, sonra yüksek lisans okumuş oluyorsun, daha sonra bilim adamı veya toplumda yüksek kademede biri... Bu, ruhun yolculuğudur. "

 

Vanga, ölümü sadece fiziksel bir son olarak görmekte, benliğin ölüm sonrası korunduğunu düşünmekteydi. Deneyim kazanmak adına tekrar tekrar bedenlenen ruhsal bir varlıktı insan. Kahinin görüşüne göre Dünya'da en az 12 bin yıl süre geçiren insan, yeterli bir gelişme aşamasına ulaştığında başka gezegenlere gider. Orada eğitimin bir üst safhasına tabi tutulur. Öğretinin bir kısmı, hayat ve zeka yaratmak üzerinedir. 

 

 "Cennet ve cehennem diye bir yer yoktur." diyen Kahin Vanga'ya biraz daha kulak verelim: "Sadece çeşitli kademelerde eğitim vardır. Ölüm bir düzeltmedir.  Dünyadaki görevini tamamladığın zaman ya üst seviyeye çıkıyorsun ya da vazifeni tam olarak yerine getiremediysen aynı seviyede kalıyorsun. Dünyaya her yeni gelişimizde belleğimizi siliyorlar. Karma tarafından yazılan yeni kaderimizi yaşarken belleğimizi alıyorlar. Biz daha doğmadan evvel ailemizi kendi inisiyatifimizle seçiyoruz ve asla onlarla,kendi çocuklarımızla bile, aynı seviyede olmuyoruz. Reankarne olmaya en alt seviyeden başlıyoruz ve bu süreç yaratıcı güçle birleşmemize kadar devam ediyor."

 

İnansak da inanmasak da bazı cevaplar aldığımıza göre,bu dünyaya bir kez daha gelmiş başarısız ruhlarız hepimiz. Neden başarısız olduk? Neden hala buradayız ve bu döngüden çıkamıyoruz? Tekrar elimizi vicdanımıza koyduğumuzda bu soruların cevabını alacağımıza eminim.  Kendimize ne kadar dürüst olduk?  Ya çevremize? "Ben asla yalan söylemem" gibi büyük bir yalan bile çıkmadı mı küçük ağızlarımızdan? Mükemmeli oynayıp mükemmelliğin yanından bile geçemedik besbelli.

 

Olgun ruhlar cevaplar ararken, vicdanlarını sarsacak, onu acıtacak herşeyden kaçınarak yaşamaya çalışırken, yazacak orijinal yeni bir şey bulamıyorum; Kahin'in ötesinde söyleyecek birçok şey vardır mutlaka, ama O'nun cümleleri ile devam etmek zorundayım.

 

"İleride daha güçlü, daha zengin olma mücadelesi sona erecek, çünkü önemli olan daha akıllı olmaktır, zira bilinç  ortaktır, kolektiftir, parçalara ayrılamaz. Her birimiz evrenin mikroskobik bir parçasıyız ve hepimiz biriz. Her birimizin benzersiz olmasına karşın, bir bütünü oluşturuyoruz. Her insan, kim olursa olsun, dünyaya belli bir görev ile gelmiştir. Hayatı her alanda yaşatmak ve onun, şu anda bilemeyeceğimiz bir takım kozmik hedefler doğrultusunda gelişimine katkıda bulunmaktır amacımız, yaratıcı olmaktır vazifemiz. Mekanı fikirlerle ve bilgelikle doldurmak için yaratılmışız... "

 

"Su maddesi,Vanga'ya göre canlı bir varlık. " Güç tarafından, milyarlarca yıl evvel belli bir amaç ile gönderildi. Dünya'daki hayatı yaratma görevini üstlendi. Suyun yaratma gücünün yanı sıra, yok etme ve tekrar yaratma gücü de bulunmaktadır. Dengenin negatife doğru kaydığı zamanlarda imha eder, sonra sakladığı bilgilerle sil baştan yaratır. Suda, olacaklara ilişkin her şey kodlanmıştır... Nuh'tan önce de tufanlar oldu. Dünya'daki biyolojik çeşitliliğin kurtarıcısı Nuh değil, sudur. Suda her şeyin bilgisi kaydedilir... "

 

"Kendimize aşık olup,birbirimizi yok etmekten korunalım." uyarısında bulunan yaşlı Kahin,'in,  "Ölüm önceden alınmış önlemdir, metamorfozdur. Ölümden çok daha kötü şeyler vardır." şeklinde yaptığı uyarı da dikkate alınmalı mı bizce?

Jan Paçal

bottom of page