İnançsızlığın imanı
İnanmak ne kadar kolay ve bir o kadar zor. Neye, nasıl ve neden İnandığın işte tüm mesele bu, inanmamak, inanamamak gibi. Körü körüne bodozlama inanmak mı?
Tehlikeli, çok tehlikeli bir durum inanma modu. Neye neden ve nasıl inanıyoruz? Bizi biz yapan şeyler değil mi inandıklarımız ve inanmadıklarımız? Doğal olarak inanç deyince ilk akla gelen Tanrı. Her şeyin ötesinde en üstün olan ve yaygın inanç şekli, bir o kadar güzel bir o kadar tehlikeli.
Hepimiz çiğ süt emdik ilk vakitte, kime nasıl yaradı bu çiğlik bir bakmak gerek. Zaman kiminde pişirdi bu çiğ sütü kiminde çürüttükçe çürüttü işte sana dibine kadar kurtlanmış dünya. Bak bir kez daha.
İnananların yarattığı dünyaya bakınca yerle bir oluyor tüm öğretiler, inançsızlığın inandıklarına baktığımızda daha yaşabilir bir dünya, daha özlenecek bir yaşam buluyoruz. Bu garip gerçeklik üzerinde düşünülmesi gereken bir ironi bu. Kendimiz aldatmadan, bu güne kadar önümüze sunulan doğruları, yanlışları dolayısı ile gerçekleri irdelemek inançsızlığın imanı işte. Bu iman bizi gerçeğe götürüyor, dayatılanların sonuçlarına baktığımızda savunduğumuz iyiliklerin başka ellerde nasıl kötüleştiğini nasıl yaşama zarar verdiğini gördüğümüzde başlıyor inançsızların imanı. İnsan kendi içindeki mabette bulmalı kendini, muhtar görsün diye yapılan ibadetlerde değil.
Neye iman etmiş ki bu inançsızlar? Bir bakalım. Yaradanın verdiği aklı kullanıp sorgulamakla başlamış, baktığını görmek, duyduğunu anlamak ile devam etmiş bu iman. Göstermelik olan hiç bir şeye kanmayıp işin özünü görmek için sırlamış sorularını ki, sormak soru sormak mıymış bir kez daha sormuşlar. Yasaklı sorular var ve neden yasak diye bile soramaz iken inançlılar, inançsızlar gerçeğe yani Yaradan'a ulaşmak için akla ziyan soruları da sıralamış, ne ellerine kan bulaşmış ne haram girmiş kursaklarından.
Günümüz dünyasında ne yazık ki inançların neredeyse tümü korkudan besleniyor. Korku yüzünden pek çoğu günah işlemiyor desek de özellikle ülkemizde bu savı ters düz edecek bir çok olaya tanıklık ettik ediyoruz. İnançsızlık adına düşünürsek diğer ikilemin taşıdığı korkuyu taşımıyor daha çok sevgi ve istek var. Cennet ile ödüllendirilmeye cehennem ile ceza çekileceğine inanılmadığı için içten gelen duygular ile hareket ediyorlar; Sonuç, inançsızların dünyası, inananlardan çok daha temiz çok daha yaşanır durumda. Sakın kızmayın bu gerçeğe bakın ve görün. Zaten gerçek bir inanan ne dinini söyler ne tanrısını över, inancını bir inançsız gibi kendi içinde yaşar. Dememiş mi ki Son Peygamber "Tanrı ile aranıza beni bile sokmayın."
Araştırarak sorgulayarak Allah'ı, ve kitaplarını işe karıştırmadan insan gibi doğru adımlar atmak çok mu zor? Dahası o kitaplar insaniyeti bozulan kitleler için gönderildi sen de mi bozuksun? Üstüne para alıp şeytan taşlatmıyorlar mı sana?
İnancı hemen tanrıya ve dine bağladık ama ötesinde çok daha fazlası var, aşk var sevgi var, dostluk kardeşlik var. Her şeyin kaynağından beslenmek büyümek gelişmek ve pozitif enerji alanına katkıda bulunmak var. Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim tüm dinler günahların üzerinde büyüdü, sevapların değil, gerçekçi bak göreceksin. Ve şunu sakın yanlış anlama benimki yerme değil, kötüleme değil, çamur atma hiç değil, sureti isem Yaradan'ın ona en temiz halimle ulaşma anlama ve anlatma isteği benimkisi. Sor bir kez daha, imamına rahibine, maaşlarını alamazlarsa kaç ay kalırlar orada. Yaradan'ın sözleri neden para ile satılır bir sor? Yok öyle şey deme git bir kitapçıya sana bedava verecek mi bir bak hatta on tane iste, "Tanrının kelamı bu ne parası, hesap numarası mı var oraya mı yatırıyorsunuz bu parayı" de, nasıl dinsiz imansız oluyorsun bir anda bak. Oysa doğru soruları sorup cevap beklemekten başka yaptığın bir şey olmayacaktır, safsata dinlemeye hazır isen de benim diyeceğim bir şey yok sana.
Kendi ürettiğini yemeyen ama halk adını almış kitleye fazla fazla parasını da alarak yutturan inanç sahiplerini de ekleyince listeye inançsızlara birkaç yıldız daha ekliyorum. Seni her gün kanserojen besinler ile besleyip hastane kapılarında hem sağlığını hem de cebinde kalan son kuruşuna kadar soymuyorlar mı? Doğumun para ölümün para. Hak mı bu?
Beni kendi iyiliğine inandırabilirsin ama inancından olanların yaptıklarına ve seninle aynı inancı paylaşıp sergiledikleri iki yüzlülüğe asla. Sen karıncayı bile ezemezken seninle aynı inanca tabilerin söndürdükleri hayatları düşündükçe inançsızlığım katlanarak artıyor. Savunman gayet beklediğim gibi olacak, "Onlar bizden değil" diyeceksin. İnancını korumaya çalışırken onları da koruduğunu asla fark etmeyeceksin şu an olduğu gibi. Belki bir fark olur biraz sonra içinde bir soru daha sorarsın kendine.
En sevdiğim tanımlama şudur: "Herkes istediğini gördü, istediği gibi anladı ama gerçek tekti"
Ve konuyla uzaktan ilgisi olsa da şu geldi aklıma, "Üreme aynı zamanda zevk alma organlarımız dan atıyoruz içimizde biriken safrayı. Nasıl bir tezat ki bu? Yaradan neleri sorgulamamızı isteyip bu şekilde dizayn etmiş tüm canlıları.
Sevgiyle kalın derken esenlikler de dilerim.
Jan Paçal
