top of page

Hikayedir insanlık masal değil

 

Doğruların yanından bile geçemeyen bir gerçeklikte anlatılan bir hikaye vardı; İnsanlık...


Duyguların önünde arkasında sağında solunda yürüyen, onları sarmalayıp belki yok etmek için belki de yeniden doğurup nefreti ayıklamak için çırpınan güçler vardı; İnsanlar...

 

Karanlık güçlerin de iyileri, aydınlık güçlerin de kötüleri vardı. Kimse olduğu gibi değildi, herkes  olacağı gibiydi; İnsancıllık...

 

Dünya tek iken, henüz parça parça bölünmemiş iken bilinir, kulaktan kulağa anlatılırdı bu hikaye. Binlerce yıl önce insanlık henüz köleleştirilmemiş, körleşmemiş iken başlamıştı bu serüven. 

 

İlk cinayet işlenmeden önce, Habil ile Kabil'in hikayesinden de önce huzursuzdu ruhlar. Yaratılış destanlarında da hep bir rahatsızlık hep bir huzursuzluk hep bir savaş ve çekişme vardı. İnsanın olmadığı her yerdeydi huzur. Huzuru bulan insan, bulduğu yeri de zehirliyordu belki istemeden.

 

İnsan vardı, ikiye bölünmüş. Bir tarafı ak diğer tarafı kara belki de bir tarafı kırmızı diğer tarafı tuhaf. Üstünlük hissi eziklik duyguları ile aynı bedende başlayan çatışma diğer yarısı ile savaş haline gelince birleşmemek üzere ayrıldı iki taraf. Ne şeytanın suçuydu nede tanrının istediği, insan bütünleşemeyen bir yaşam formu olarak mı almıştı ilk nefesini?

 

İnsan olmak ne demekti? Bacak aralarının ayrıştırdığı zannedilir iken insanlığı aslında yarışan beyinler ve ruhlardı. Bacak arası sadece bir şekilden ibaretti. Olmuş insan, olamamış insan mı vardı?

 

İki ayaklı olan, nefes alan, düşünen, gelişen bu yaşam formları külliyen insan mıydı yoksa insana insanlığını unutturmak için ortalığa salınmış üremiş çoğalmış kara delikler mi?

 

İnsan ne demek ti ki, "İnsanlıktan çıkma", "İnsanlığın yüz karası" gibi cümleler kurulmuştu. Bu duruma çomak sokarsak eğer insan zarar vermeyen büyüten geliştiren en fazla eleştiren zararsız bir yaşam formu olmalıydı. Savaşan, yıkan, ihanet eden aldatan vs vs değil.

 

İnsan kisvesinde son derece benzeş olarak aramızda dolanan ve dünyanın sonunu hızla getirmeye çalışan egemen sistem ve köleleri ve de diğerleri de insan ise, bizler insan değiliz demek yanlış mı olur? Olmaz.

 

İnsan salak değildir en azından olmamalıdır dersek;


Yeşili öldürmek, ormanları yok etmek, doğayı kirletmek salaklıktır.
Kadın erkek cinsiyet ayrımı yapmak salaklıktır.
Irk, dil, din  ve renk ayrıştırması salaklıktır.
Dünyayı para ve rant olarak görmek salaklıktır.
Kendi içinde yalan bir dünya yaratmak salaklıktır.

 

Salak olan ve olmayan olarak basite indirgediğimizde insan olan ve olmayanları ayırt edebiliriz belki.

 

Jan Paçal
 

bottom of page