top of page

"Güç" seninle olsun kardeşim...

Dünya nüfusunun azaltılma kararı çok önceden alındı ve

Dünya nüfusunun azaltılma kararı çok önceden alındı ve uygulanıyor. Buradaki amaç insanların rahatça sorunsuz bir şekilde yönetebilmek, kusursuz bir köle toplumu oluşturmak. Bu durumdan daha önce ayrıntılı bir şekilde bahsetmiş, yapılacak ve yapılan bu katliamın anıtının bile dikildiğini anlatmıştım.  Bu yok ediliş sırasında  insanoğluna her alanda her şekilde maksimum acı  çektirmek ilk şart. Neden mi?  Çünkü karar mekanizmalarının ana besin kaynağı acı. İnsan acı çektikçe onların hayatları daha da şenleniyor, sofraları daha lezzetli hala geliyor. İnsanlığı yok ederken etinden sütünden her şeyinden fayda sağlamak, sıkıp suyunu çıkarmak ana amaçlardan biri.

 

Dünyayı din ve siyaset kurtaracak olsaydı demiştim yine söylüyorum çoktan başarılı olurdu. Kurtarmaktan ne anlıyoruz bir de o var tabi. Senin anlayışın iyilik güzellik iken onun anlayışı kötülük ve nefret. Dizginler kimin ellerinde, senin mi?

 

Bugün aklımız yettiğince bizlere yapılanları, yerküreye uygulanan zulmü çözmeye çalışıyoruz. kafalarımızın içi teferruatlar ile dolu. Öylesine doldurulmuş ki kafalarımız gerçeği göremez bir kaşık suda boğulur hale gelmişiz.

 

Nasıl bir ironidir ki, kurtuluşa giden yolda sarıldığımız şeylere baktığımızda öncelikle din ve siyaseti görüyoruz. Oysa bu iki olgu egemenlerin bizleri oyalamak, teferruatlara boğmak ve gerçekten uzaklaştırmak için önümüze attıkları kemiklerden başka bir şey değil.  Din ile çözülseydi insanlık sorunları bugün sorunsuzduk, güzel  güzel yaşardı insanlık.  Binlerce yıldır 4 semavi din ne barışı sağlayabildi ne huzuru. Bunların ötesinde insanlığı kamplara böldü, düşman halklar yarattı. Bu inkar edilemez bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Görmek isteyen görebilir ancak, at gözlüklerini çıkarıp, alışkanlıklarından kurtulduktan sonra egolarda yenilince çıkar bu gerçeklik karşımıza.

 

Siyaset dediğimiz yalan düzen bambaşka bir uyuşturucu. Yine bugün siyaset olmadan insanlığın kurtulamayacağına inanmış bir çok güzel beyin var. Oysa siyaset tarihinden daha kanla daha çirkef daha yok edici bir tarih var mıdır?  Bizi yönetenleri bizim seçtiğimiz gibi bir yanılgı var ortada. Hayır biz seçmiyoruz sadece oyalanıyor , sanıyor ve kandırılıyoruz.

 

İnsanlığı iyi olana götürmek üzere kurulduğu söylenen sistemler  yalandan başka bir şey değil. Bir oyalama ve acı çektirme taktiği. En basit düşünce sistemi bile bir yüzyılda insanlık sorunlarını çözebilecekken bu olgulara saplanmış dünya her geçen gün daha kötüye gidiyor. Düzelen hiç bir şey yok. Hani din ve siyaset insan mutluluğu ve refahı içindi? Tabi ki burada şöyle küçük bir ayrıntı var. Egemenler ve beyni yıkanmış köleleri mutlu sadece bu sistemde. Özgür bilinçler, gerçeği algılayan ruhlar acı denizi içinde yokluk ve sefalet içinde. Günü nasıl kurtarırız hesaplarına kadar gelinmiş. Borca ve faturalara boğulmuş ekmek kaygısı içinde ne düşünebilir ki insan.

 

Geleceğimiz yok edilmiş durumda. Pozitif düşünceler ile ısrarla sarıldığımız ve savunduğumuz egemenlerin en büyük silahı olan din ve siyaset kendimizi yok etmeye yardımcı olmaktan başka bir işe yaramıyor. "Oku" diyen en büyük kitap," Benimle arana kimseyi sokma" diye de uyarırken siyaset bu iki emri öylesine yozlaştırdı ki insanlık kendi darağacına hevesle koşar hale geldi.

 

Sadece bizim ülkemiz değil tüm dünya ciddi bir diktatörlük ile yönetiliyor. Toplu hipnoz kısmen başarılı olmuş durumda, sorgulayanların sayısına bakarsak yüzde bir olduğunu görürüz bu iyi niyetli bir tahmin üstelik.

 

Bundan on yıl sonra kimin hangi sıcak koltukta olacağı belli hatta yüzyıl sonra daha doğmamış namzetlerin piramidin üst basamaklarındaki koltukları da hazır. Sen dünya zekisi ol hiç şansın yok. Görmüyor musun dünyayı kabzımallar yönetiyor bunun iyi eğitimle iyi insan olmakla bir ilgisi yok. Eğitim derken ikileme düştüm dünyayı acı kurtaracak inancı ile verilen eğitim tüm güzelliği ile sürüyor, vicdanları olmayan egemenler ve alt sınıfları jakuzilerinde acılarımızı kadeh kadeh içiyor.

 

Egemenlerin en büyük düşmanı  ne sensin nede benim. Onların baş edemedikleri en büyük savaşçı doğa ana. Ve o yüzdendir ki iklimleri kontrol altına almak için var güçleriyle uğraşıyorlar. Fırtınalar depremler vs vs büyük bir silah. Gökyüzündeki beyaz çizgilere baktın mı hiç, araştır bir kez. Üzerimize ağır metaller serpiliyor, hastalıklar salınıyor, beynimiz köreltiliyor. Daha önce yine bahsetmiştim üçüncü gözümüz (epifis bezine)  yapılanları.

 

Şu an bize yaşatılan sistem 5 bin yıl önce kuruldu, ya öncesi. Dünya çevresinde 13 bin yıldır dönen bir uydu keşfedildi. Tesla'nın keşfettiği "Kara Şövalye" ismindeki bu uydu ancak 20-30 yıl önce gizli belgelerin arasından kayıp ortaya çıktı. Bilmediğimiz çok şey var. Bilmediğimiz çok farklı güçler var. Ancak insanlık bunlara bel bağlayamaz, her insan kendi ruhunu fark edip korumak ve yüceltmek zorunda.

 

Bizler teferruatlara boğulmuş iken egemen sistemin tıkır tıkır işleyen planının aniden ve benzersiz bir şekilde bozulacağına inanıyorum. Kaldı ki doğa anamız bu tür sorunları bir çırpıda çözebilecek güçte. Hasat zamanı ne zaman bilemem ama çok yakın zannımca.

 

En büyük dileğim ruhu aydınlık kalanlarımızın bir an önce mistik güçlerine ulaşması, DNA kapılarının bir an önce açılması. Çünkü kötülük dediğimiz karşı taraf sakladıkları, gizledikleri kadim bilgiler sayesinde bu mertebeye çoktan ulaştı.

 

Dostunu koru sahip çık, arkadaşına gerçeği göster.

 

Güç bizimle olsun.

 

Jan Paçal

bottom of page