Gerçekleri örten iki yüzlü duygular
Duygular, duygularımız nelere kadirdir onlar. Birer birer ne büyük hazinedir onlar ama iki yüzlüdürler. İki yüzlerine de demirden maskeler takıp yüzyılımıza nasılda ayak uydurmuş durumdalar.
İnançları körükleyip köleleştirirler, doğruların önünü açtığı gibi yalanlarla dolu bir dünyayı mükemmelleştirebilir; İnsanı, kör sağır hale getirdiği gibi ufkunu da aça bilirler. Hal de böyle iken sapla ile samanı ayırt edemeyenler in duygusal bataklığı ilginçtir çok ilginç.
Sevgi ne güzel bir duygudur ya nefret, en az onun kadar taraftarı vardır belki de daha fazla.
Doğruları arıyorsan eğer duygularına dikkat etmelisin. Sevgi ve nefretten sıyrılarak doğru soruları sorduğumuzda gerçeği bulabiliriz ancak.
Tüm yukarıda anlattıklarım üzerine düşünür, sevgi ve nefret gibi duyguların gerçek arayışını nasıl etkilediği üzerinde kendimce aforizmalar üretir iken başıma gelen olayı örnek vermek istiyorum. Bilgi kaşifliği kıyılarına yanaştırıp yelkenlimi yine...
Genç güzel zeki ve de akıllı ancak akıl ve zeka arasındaki sırat köprüsünü henüz kuramamış yeni tanıştığım bir arkadaşımla aramızda geçen medyadan taşan bir sohbet. Yanaştığım kıyıda beni bekliyor muş. Ne güzel ah ne güzel....
Olay Şovmen A ile Şovmen B arasında geçiyor.
Şovmen A, yıllarca medyayı işgal etmiş ülkenin düşünen ileri gençliğine oynayarak onları kendine bir anlamda tutsak etmiş bir şahsiyet. Ancak yalancının mumu "Direniş'te sönmüş ve bir kenara kibarca itilmiş. Şovmen B ise piyasaya yeni çıkmış tek bir hareket ile ülke gündemine oturmuş garip bir şekilde de sevilmiş bir zat-ı muhterem.
Şovmen A, Şovmen B ye veryansın ediyor hem de nasıl. Nasıl öyle yaparmış da böyle olur muş. Üstelik şuursuzca yapılan bu saldırı kendini ve herkesi hakarete boğmuş, bu gerçeği görmek isteyenlerin ne istediğine bağlı bir algı tabi ki.
Ve şu durumda ihtimal dahilinde, gözden düşen Şovmen A ile Şovmen B oturup anlaşıyor. Ben bunları yapayım sen bana saldır gündem oluşturalım. Senin düşüşün dursun benim yükselmem hız kazansın. Reklamın iyisi kötüsü yok çok güzel öğrendik biz bunu ülkede.
Biraz önce bahsettiğim genç insanda Şovmen A hayranı ve haberi paylaşmış ancak kendini öyle bir duruma sokmuş olduğunu hiç fark etmemiş. Akıl ve zeka arasındaki köprüsü henüz inşa halinde çünkü. Ve bu arada belirtmeliyim ki Şovmen A, bir çok profesyonelin yine önüne kapamış onların uzmanlık alanında ekmeklerine uzanmış ahkam kesiyor; dahası her fırsatta güzel yüzlü insanları kullanarak eski haline dönmek istiyor.
Derken olaya ben müdahil oluyorum, nedense görev bilip kendime, belki de çok gereksiz veya olması gereken şekliyle.
Zihnimi açan genç arkadaşım ile yaptığım monolog un bir kısmı yani hemene yakını ise şöyle:
Diyor ki Şovmen A "Ben bu şovu sapkın ve ahlaksız buluyorum.Bu Şovmen B ye para yatıran da, yiyen de,reklam ajansı da, haberini yapan da bu çirkinliğe ortak oluyor"... Aynen böyle diyor..
Burada dikkatini çekmek istediğim nokta "...haberini yapan da..." kısmı. Sorum şu bir kez daha şu çok kızılan Şovmen B nin haber olmasını (hiç ilgilenmez iken bana kadar ulaşmasını) sağlayan haber kaynaklarına bakalım. Şovmen B yi dolayısı ile kendini gündeme getiren kim? Şovmen A... Şovmen A, herkese saldırarak kendince kendine bir gündem yaratmış ve sıkı dur bu haberi ben senden aldığım için sıkı bir küfür de sana gelmiş... Haber olan haberi paylaşmak diye bir şey vardır ki bu durumun anlaşılması zor değildir. Haberleri yapan ve haberleri nerede olursa olsun paylaşanlar aynı kıyafeti giymiştir artık. Sen ve haberi aldığın VS de habercilik yaptınız ve bu haberi yayarak çirkinliğe ortak oldunuz.
Afiyet olsun mu şimdi hepimize.
Ve en önemlisi "...İslam'da bin bir dua ile kesilen hayvan etine türlü eziyetler..." derken Şovmen A şu videoları bu güne kadar görmemiş mi? Ağzını bu duruma açmaya gerek duymamış ama artık haberi var yerse buyursun.
https://www.youtube.com/watch?v=YOB9-EmIUb4
Görüntülerin çirkinliği için üzgünüm ama gerçekler bu şekilde. Sevgi ve nefretten sıyrılarak doğru soruları sorduğumuzda gerçeği bulabiliriz.
Dilerdik ki Şovmen A, Şovmen B ye kibarca ulaşıp rahatsız olduğunu söyleyip uyarsın, bu yaştan sonra genç insanları kandırıp medyada soytarılık yapmasın. İnsan olabilmiş ise eğer bu meyveleri toplasın.
Sevgiler
Jan Paçal
...................
Makalenin yazılmasından 1 saat sonra gelen Mahur Dipşov imzalı istihbarat ise şöyle:
Popüler kültürün bir avuç zavallıyı içine çektiğini, nasıl sömürdüğünü ne de güzel ifade edilmiş..
Eti doğrayan b kişisini sapkın bulanın nasıl bir kafada olduğunu merak etmekteyim.. aslında facebook ta gözüme gözüme sokulan haberlerle gayet ortada.. a kişisi geldi bodrumda mekan açtı.. müşteri bulması lazım değil mi
aynı a kişisi dükkanına topuklu ayakkkabı ile ve "kız kıza" gelenlere %30 indirim yapıyormuş. tek beyleri de mekana almıyormuş..
Birileri bana açıklar mı kim daha sapık !!
