top of page

Ey çapulcunun evladı

Ey çapulcu


Ey çapulcunun evladı


Ey çapul barışçıları


Bastığımız toprak toprak değil artık


Soluduğumuz hava hava değil


İnsan dediklerimiz insan değil


Övgülerimiz övgü sövgülerimiz sövgü değil


Aşklarımız aşk değil

 

 

Bin bir türlü oyunlar dönerken çevremizde olabildiğimizce uyandık, kaldık. Sosyolojimizi bozmak için kurulan timlere, psikolojimizi yerle bir etmek için aramıza sokulan ajanlara uyandık. Her yüzümüze gülen dost değildi. Her aşkım diye sarılan aşk değildi. Her söz veren ağız, ağız değildi...

 

Ruhları bedenleri satılmış kölelerin kölelerinin köleleriyle de dans ettik. Bitmeyen bir senfoni eşliğinde dansımız devam ederken baktık ki onları kazanamayacağız, anlatamayacağız, olduramayacağız ve ceset yıkamaktan vazgeçip kendimize döndük. Ne gördük orada, bitmişliğimiz, tükenmişliğimiz ve tüm bunların altında yatan yeni enerji kaynaklarımızı...

 

Gücümüzü hissedemeyecek kadar da yorgunduk, intiharların eşiğinden döndük, ölmüşken yeniden dirildik. Her yeniden açışımızda gözlerimizi dünya denen enerji yığınının bizi çok sevdiğini htik. Bizlere direnmemiz için gönderdiği enerjiyi yakaladık, anladık  ve hala buralardayız.  Merhaba...

 

Farkındasınız hepimiz, hiç birimiz eğilmedik, başımıza gelen onca şeye rağmen dik durduk, kul gibi şahsiyetsizler gibi eğmedik başımızı. Kula kulluk etmedik, namertle namert, "itle" "piç" olmadık.
Yaşam alanlarımızı daraltıp, ekonomimizi yerle bir edip aşklarımızı sevgilerimizi tüketip intihara sürüklerken bizi sistem, çok acı çektik dahası çokta acı çektirdik.

 

Cebinde üç kuruşu olan patron namzeti hayasızlardan, kasalarında trilyonlar saklayan şerefsizlere kadar uzadı cephe. Bu sırada "bizden" zannettiklerimizin ihanetini de gördük. içimiz dışımızdan aktı. Baktık ki tükenmek üzereyiz teker teker; şöyle bir durup tekrar tekrar baktık, bu kadar direndikten sonra üç kuruş için teslim olmak  sığmadı mertliğimize. Bir aşk için yitip gitmek sığmadı onurumuza.

 

Birlikte direndiğim birlikte savaştığım bir kadını hatırladım. O'nun kaos içindeki güzel dünyasında güçlü olamadığım için yenildim. Çünkü ben "paradoks" daydım "metefor"a doğru yol alıp bir an önce sifonu çekip "anafor"da kaybolmaktı niyetim. Koruma duygularımın şiddetinden yenildim . Öfkelendim, haksız olan bendim o komple haksızdı.  

 

Her hissedilen şey duygu değildi çok geç öğrendim. 

 

Kaybede kaybede bu günlere gelirken kazançlarıma baktım. parayla pulla satın alınamayacak, yavşaklıkla elde edilemeyecek  kazançlarımı sıraladım kalem kalem. Gerçekten insan olduğu mu bir kez daha gördüm. Her sabah yüzüme baktığımda o aydınlığı gördüm... Yeni bir savaşa doğru gitmek istemeyen gözlerimi sorguladım.

 

Yaşamı hayvan erkek kadın ot böcek diye ayırmadan ilerlemenin ağırlığıyla uğradığım hakaretlere saldırılara gülüp geçemedim. Açılan yaralar ölümcül boyutlara ulaşmadan kendime geldim;  hala oluk oluk kan aksa da ruhumdan  bir savaşçıydım hakkını verdim.

Jan Paçal

bottom of page