Birleşik kaos teorisi...
Seçimler, tercihler yapmak zorunda kalmadığınız bir hayat düşünün. Bir yolda dümdüz gider gibi sağa sola bakıp manzarayı seyredip devam ettiğiniz... Çoğumuzun hayatı bu şekilde değil maalesef işte bu yüzden çektiğimiz acı ve yaşadığımız mutluluklar.
Doğduğumuz anda iki seçimle karşılaşıyoruz; ya nefes alıp hayata başlayacak yada reddedip veda etmek, başlamamak bildiğimiz hayata. Nefes almayı tercih ettiğimiz anda bir tercih daha yapmak zorunda kalıyoruz, beslenmek. Beslenmeyi kabul ettiğimiz anda başka tercihlerle karşılaşıyoruz. Başlangıçta güdü diyebileceğimiz bu seçimler sosyal yaşama doğru yol alır iken hayatta kalmak adına yaptığımız tercihlerden yavaşça ayrışıyor. Hayatta kalacağız ama nasıl. Nasıl bir hayat kuracağız kendimize. Nasıl bir kişilik, karakter oluşturacağız?
Körü körüne bizlere öğretilenlerle ilerlediğimizde, başkalarının bizim için seçtiği yollarda yürüdüğümüzde, sadece sanıyoruz, kanıyoruz. Sorgulamadan uyguladıklarımızın kendi tercihlerimiz olduğunu sanarak ilerliyoruz. Diğerlerinin bizim için biçtiği hayatı yaşayıp aynı tipte benzersiz ve farksız klişe kişilikler haline geliyoruz.
Tek düze olmanın dışına çıkıldığı anda ise merhaba kaos. Güdüsel kaosa eklediğimiz karakteristik kaoslarımız ve onları çevreleyen sosyal kaos ve dahası.
Ve sistemi en çok korkutan insanlar, kaosun insanları. Ne zaman ne düşündüğü ne zaman ne yapacağı belli olmayan insanlar... Önlerine sunulanları irdelemeden deşmeden akıl mantık ve vicdan boyutunda sorgulamadan kabul etmeyen insanlar. Sırf peygamber diyor diye Yaradan'a sormadan kabullenmeyenler...
Ve her her şey olup biterken, karakterimizi kendi ellerimize alarak ilmek ilmek işleyerek kimseye benzememek sadece kendimiz gibi olmak için verdiğimiz mücadelede karşımıza çıkan tüm sorunlar işte bunlar birleşik kaosun atlıları.
Dünya'nın diğer yarısında bir kırlangıcın kanatlarını çırpmasıyla bir çok şeyin değiştiği gibi açıklamaları da hatırlarsak. Birçok farklı girdinin sürekli değişerek fiziksel değişimler ve farklı düzenler yaratması ve bu düzenlerin yine kendisini etkilemesi insan zekasının ve günümüzdeki gözlem ve bilimsel tahmin yeteneklerinin çok çok üstünde olmasından dolayı kaos olarak nitelendirilir. Oysa tüm bu değişimlere neden olan fiziksel yasalara ve matematiksel açıklamalara hakimiz. İşte bu noktada karşımıza düzen ve kaosun aslında birbirine ne kadar sıkı sıkıya sarılmış olduğu ortaya çıkar. Fiziksel yasalar ne kadar basit olursa olsun sonuç o kadar rastlantısal ve karmaşa doludur.
Sistemin yarattığı kaosa kendi kaosumuzu da eklediğimizde hala özgür düşünce sisteminde yol alıyorsak kendi gücümüzü keşfedemememiz için itilmeye çalışıldığımız solucan deliklerinden de kaçınabilmişsek, farkına varmalıyız kendimizin.
Kaos teoreminin temel kurallarını şöyle bir sıralayalım:
-Düzen düzensizliği yaratır.
-Düzenin anlayamadığımız hali(kaos) varsa ki -illa ki olmalıdır- bundan dolayı düzensiz diyemeyiz. Yani düzenin dışına çıkmak imkânsızdır.
-Düzensizliğin içinde de bir düzen vardır.
-Düzen düzensizlikten doğar.
-Yeni düzende uzlaşma ve bağlılık değişimin ardından çok kısa süreli olarak kendini gösterir.
-Ulaşılan yeni düzen, kendiliğinden örgütlenen bir süreç vasıtasıyla kestirilemez bir yöne doğru gelişir.
Buna göre düzen ve sistem yapışık kardeşler gibi görünse de, haklılık payı olsa da, birleşik kaos teoremi duruma başka bir pencereden bakmaktadır. Birleşik kaos sistem yıkıldığında sona erecek bir teoremdir ki ardından nelerin geleceği nelerin yaşanacağı kestirilemez. Tahminler yapılabilir ki bunlarda kısır kalacaktır. Yaşamadan görülemeyecek ve ifade edilemeyecek yeni bir dünyanın kapıları bu şekilde açılacaktır. Aksi takdirde sistemin adı ne olursa olsun, yöneten ve yönetilen sınıfları var olacak, insanlık yine kandırılacak ve döngü tekrar edecektir.
Anarşizmin düsturlarından biri olan kaos sistemin yarattığı değil sisteme karşı yaratılan ama asla yapışık olmayan bilinmezlerdir. Sistem yarattığı kaosun asla paradoksa dönüşmesine izin vermez iken, anarşi kökenli kaoslar paradoksa ulaşmak için mücadele verir ve başardığı anda tuvalet sifonlarının bir anda yarattığı güç gibi oluşturacağı metafor ile kölesiz bir dünyanın kapılarını açmayı hedefler.
Ve asıl sorun şudur ki kaosu ne için yarattınız? İyilik için mi? Kötülük için mi?
Jan paçal
